ÖZGÜN, ALIŞILMIŞIN DIŞI, FARKLI VE AYRICALIKLI

   

Türkler'in gezme hevesi nihayet uyandı...

Türkiye'de özellikle kültür turizminin gelişmesine öncülük yapan Faruk Pekin

Son 15 yılda seyahatlere rağbet eder olduk. Haftasonları en yakın yeşilliğe yapılan pikniklerin yerini yavaş yavaş doğa yürüyüşleri, evde geçirilen zamanların yerini de elde bir rehber kent gezileri almaya başladı. Turizm sektöründe "kültür gezisi'' kavramının oluşmasında ve gelişmesinde büyük payı olan Fes Turizm'in sahibi Faruk Pekin'le alışveriş turizminden kültür turizmine uzanan uzun yolu konuştuk.

Turizm ne zaman değişmeye başladı? Yurtdışına çıkışların engelli olduğu zamanlardan sonra, yani 15 - 20 yıl kadar önce. Bunda bir kaç etken var. Biri turizmdeki geleceği gören bazı insanların, iç turizmi geliştiren sözleri, davranışları. Genel kural, iç turizmin olmadığı bir yerde dış turizmin de zor olduğudur. Ancak iç turizm bir alanda geliştiğinde, yurtdışından da turist gelir. Bir başka nokta, devamlı uzatılan büyük tatiller. Ama bunlar her zaman yapılabilirdi, para olmazsa ne işe yarar? Paranın iyi olduğu zamanlar da oldu, ama bu kadar gezme meraklısı yoktu. Şu anda durum iyi değil ama son 10-15 yıl düşünüldüğünde belli bir gezme trendi var. Kira, yakıt, yiyecek için ayırdıktan sonra geziye ayrılan payda ciddi bir artış var.

Yurtdışında tatil geçmişte üst gelir gruplarının alışkanlıkları içindeydi, şimdi nasıl? Değişimden söz etmek için bu alışkanlığın devamlı ve büyük olması gerekir. İşsizliğe karşı para biriktirirsiniz mesela ve bu arada geziye ayırdığınız miktardan vazgeçersiniz. Açıkçası şu anda gezmekte olan tabakaların konumu değişti. Gezmekte olan insanların ekonomik olarak tabakalarında aşağı doğru iniş var. Şu anda 300-400 dolara yurtdışı gezileri var. Bu yeni bir gelişme ve belki de 10-12 yılın gelişmesi. Ancak bunun kadar önemli olan bir şey, insanlarda gezme hevesi başladı.

Bu hevesi yaratan nedir, en fazla ne etkiledi? Mesela Discovery Cannel insanlarda akıl almaz bir gezme isteği yaratıyor. Cebinde parası yok ama her yolu deniyorlar... Bir yığın gezi dergisi çıktı Atlas gibi. Buralarda dünyanın değişik yerlerinden resimler yayımlanıyor ve istek uyandırıyor. Genelde orta sınıfa ait kişilerde gezi alışkanlığı ciddi bir biçimde arttı. Bu arada futbol turizmi de önemli. Bir günlük de olsa adam charter'larla ucuza gidiyor ve bir gün geziyor. Bütün bunlar farklı nüanslarda etki yaptı. Kimisi kuşlara, kimisi floraya taktı...

Ve kaptılar çantalarını, düştüler yollara öyle mi? İnsanlar artık gezme potansiyeli içinde. Bazı özel durumlar var; mesela İstanbul. İstanbul'da 12 yıldır gezi yapıyoruz. Şu anda cumartesi iki, pazar günü iki gezi yapıyoruz, bazen üçe çıkıyor ve yetişemiyoruz. Bunu sadece biz de yapmıyoruz. 10 yıl önce İstanbul'u bir cumartesi günü sadece 30 kişi gezerken şu anda belki 200-300 kişi geziyor. Bu arada tabii İstanbulluluk bilinci yükseldi. Bunda herkesin payı var. İstanbul Dergisi, İstanbul Ansiklopedisi çıktı, gazeteler İstanbul ekleri veriyor. Azbuz iş değil! Semt dernekleri kuruldu. Artık İstanbul ya da İstanbul'un bir semti hakkında çıkan kitap ciddi satıyor. İstanbul'da gezi yaparken bakıyorum, ellerinde rehberlerle gezen insanlar var.

Paraca fakirleştik ama gezi kültüründe ciddi bir yükselme var yani? Bunda şunun da etkisi var. İnsanların büyük çoğunluğu faal politikadan dışlandılar. Özellikle geçmişte bazı farklı endişeleri olan insanlar aktif olarak bir şey yapmıyorlar. 12 Eylül'ün hep olumsuz etkisi olacak değil ya, böyle de olumlu bir etkisi oldu. Bu tip etkinliğe açık olan insanlar ne yapacak, geziye çıkacak. İnsanlar yaşadığı yeri köşe bucak tanımak istiyor, tanımamak ayıp bir şey olmaya başladı. Bir de İstanbul'un çevresinde yapılan geziler var; treking.

Bu tür gezilere de ilgi çok fazla değil mi? Bir 10 yıl önce Çanakkale biraz ilgi alanı gibiydi. Bisikleti arabaya koy, Çanakkale'de pedal çevir ya da sörf yapmaya bilmem nereye git. Yorgun manager'ların haftasonu böyle bir gezi türü vardı. Şimdi bu sınırlardan çıktı ve haftasonları İstanbul'dan 20 ayrı kurum 10'un üzerinde insandan oluşan grupları yürüyüşe götürüyor. Bu yürüyüşler sayesinde bazı parkurların canını okuduk gerçi, pet şişelerle doldurduk, bu işin olumsuz yönü; ama diğer yönden de böyle bir trend var artık. Aklınıza gelmeyen yerler keşfedildi. İzmit'in arkalarında bir Kafkas köyü bulacağınız aklına gelir miydi?

Yurtdışı gezileri nasıl? En büyük gelişme orda aslında. Parası olan insanlar artık bu parayı yurtdışı turlara harcamaya başladı. Parası olmayan da, olanaklar yaratıp yine gitmeye başladı. "Ben Paris'ten giyiniyorum!'' hikayesi de bitti. Bir ara yüksek sınıfların elinde olan yurtdışı gezileri biraz daha gerçeğe dönmeye başladı. Bu Türkiye'ye dışardan turist getirme amaçlı charter yaklaşımları da Türkiye'den ucuza yolcu götürme imkanı yarattı, böyle örtüşen bazı şeyler.

Gezginlerin sayısı değişirken beklentileri de değişti mi? Kaliteyi arama trendi kesinlikle yükseldi, ama bu parasal değil. Bir şeye mecbur olduğunu düşünmüyor artık. Ne dahil, ne hariç soruluyor, oraya kadar gittik, neden orası geziye dahil değil, bunlar soruluyor artık. Bu da şirketleri rekabete itti, kalite yükselirken fiyatlar düştü.

Şunu söylemeliyim, 12 yıldır Türkiye'de en ilginç yerleri dolaşmaya çalışan bir insanım, sevindirici bir gelişme var; o da Türkiye'de artık geziliyor olması.

Türkiye'de bir yeri görmemiş ama Maça Piçu'ya mutlaka gidecek! Daha az hissedilen bir trend var, o da çok az bilinen yerlere gitme. Bu, Uzak Doğu'da da, Amerika'da da var. Hindistan ve Nepal bunlardan. Türkiye açısından olmayacak rakamlara ulaşmış durumda bu gezileri yapanlar. Bakıyorsunuz biri "Maça Piçu'ya gideceğim!'' diye yola çıkıyor. Niye oraya gitmek istediğini soruyorsunuz, "Bir film izledim ve orayı kesinlikle görmek istiyorum,'' diyor. Türkiye'de bir yeri görmemiş ama Maça Piçu'ya mutlaka gidecek! Ama bu öyle bir şey ki, artık mümkün!

Hiçbir yer Zeugma kadar moda olmadı. Şu ana kadar moda olan yerlerin hiçbiri Zeugma kadar moda olmadı. Hasankeyf'i de geçti. Mağdura karşı ilgimiz de vardır zaten, Zeugma gidiyor dendikçe ilgi müthiş arttı. Ama Zeugma bir tane değil ki, bin tane Zeugma var! Onlara hiç kimse gitmiyor. Allah'tan para yok da Ilısu Barajı kaldı! Ama hiç değilse bu konular konuşulur hale geldi, hiç olmazsa büyük şirketler ne yapabiliriz diye düşünmeye başladılar, arkeolojik yerlere biraz daha ilgi arttı.

Şam-Halep turları kıpırdadı Olaylara rağmen Kudüs özel ilgi alanı. Ürdün Petra Vadisi çok ilgi çekiyor. Yeni yeni Suriye kıpırdanıyor. Mısır her zaman gözde. Uzak Doğu çok ilgi çekiyor. Belki Türkiye halkının en çok ilgisini çeken bölge. Bankog, Singapur, Honk Kong, en yoğun turlar. Uzak Doğu denince de buralar anlaşılıyor oysa üçü de sahte kentler. Buralarla ilgili seks turizmi de çok önemli bir etken tabi.

Gezgin profili Çok kültürlü gezilerde kadınlar ağırlıkta. Allah'tan bayram, yılbaşı gezilerinde biraz daha eşler artıyor. Çocuklar getirilmeye başladı gezilere. Mısır gibi herkesin ilgisini çeken yerlere çocuklar geliyor. Gençler arasında interrail alışkanlığı arttı. Kendi kendine Avrupa'yı gezme cesaretini gösteren çocukların sayıları arttı.

Yazılınca ilgi artıyor Amerika'ya gidiyor mesela biri ve bunu yazıyor. Yazınca ilgi çekiyor ve bu ilgiye göre de acentalar bu tür programlar düzenliyor.

Bazıları dünya çapında olay olmaya başlıyor, mesela Prag. Buraya ilk tur yapanlardan biriyim. Ama hala akıl almaz Prag turları var.

Şu anda bütün dünya Prag'a gidiyor. 130 milyon kişi gezmiş Prag'ı. Ama bunun büyük kısmı Avrupa ülkelerinden yapılan günübirlik geziler.

Biraz Türk Hava Yolları'na (THY) da bağlı. THY Güney Afrika'ya uçak koydu, zarar etti ama epey bir Güney Afrika turu yapıldı. Bir ara Miami moda oldu, THY hat koydu.

TURİZMCİLER NE DİYOR

Yasemin Şan (Oniva Turizm)

Evet. Örneğin Körfez Savaşı'ndan bir süre önce bir doğu turu yapmıştık. Savaşın çıkacağı belliydi. Hasankeyf ve Midyat'ı gezdik. Nusaybin'e geçip bir otele yerleşmemiz gerekiyordu. Ancak Nusaybin'de eylem yapıldı ve giriş-çıkışlar yasaklandı. Tura katılan herkesin morali bozuldu. Onları en yakındaki yere yerleştirdim. Sonra bir restorana yemek yemeye gittim. Karşımda olimpik yüzme havuzu olan bir otel vardı. Havuz tıklım tıklımdı ve insanlar ellerinde cintonik kadehleriyle keyif yapıyorlardı. Sınır görünüyor, savaş çıkmak üzere ama insanların umurunda değil. Bunun gibi çok ilginç olaylar oldu. Himalayalar'ın tepesinde cep telefonuyla konuşanlardan tutun da Belfast'da defalarca bombalanmış bir otele yerleştirilmemize kadar.

Atilla Tuna (Antonina Turizm)

Biz bütün ekibi akademisyenlerden kurulu genç bir firmayız. Ama kurulduğumuz üç yıl öncesinden bu yana hem biz, hem de kültür turizmi hayli yol aldı. İlk başta tamamlayamadığımız gruplara şimdi talep var. Üstelik her geçen gün artıyor. Bence bunun nedeni ise farklılık ve farklı olma isteği. İstanbul'da Ayvansaray, Eyüp, Balat, Galata ve Beyoğlu, Anadolu'da Tarsus, Kilikya ve Kapadokya en çok ilgiyi gören yerler.

Ahmet Şensılay (Rehberler Odası Başkanı)

Kültür turizminde son zamanlarda bir kıpırtı olduğu doğru. Ama buna ancak kıpırtı demek gerekir. Çünkü tatillerde Paris'e, Prag'a ya da Budapeşte'ye giden Türk sayısıyla Doğu Beyazıt'a, Van'a, Mardin'e giden arasında inanılmaz fark var. Adam İstanbul'da oturuyor, bırakın Edirne'yi, Bursa'yı bir tarafa Topkapı'yı, Süleymaniye'yi görmemiş ama Londra'yı, Milano'yu biliyor.