ÖZGÜN, ALIŞILMIŞIN DIŞI, FARKLI VE AYRICALIKLI

   

SİZ DEYİN AÇLIK ÜLKESİ BİZ DİYELİM KÜLTÜRLER MOZAİĞİ...

Uygarlığın beşiği, dünyanın en eski ülkelerinden. Eski adıyla Habeşistan, yeni bir macera. Geniş bir kültür, gelenek ve dil yelpazesi. Papirüs tekneler, kaleler, Afrika'nın en canlı etnik grupları, mitoloji, eşsiz doğa, egzotik kıyafetler, renkli seremoniler, Seba Melikesi...

Gürleyen çağlayanlar, kaya kiliseleri, Mavi Nil'in destansı akışı, volkanik göller... Son 15 yıldır medyada yer alan haberlere göre dünyanın kıtlık, kuraklık, açlık ülkesi. Etiyopya'yı gezenler ise ülkenin yeşilliği, olanakları karşısında şaşkınlığa düşüyor. Varlık içinde yokluk nasıl oluyor? Müthiş bir tarihsel birikim neden bu sonuca yol açıyor?

Afrika'nın doğusunda yer alan Etiyopya, değişik yerleri gezmeyi seven gezginlerin en son hedefleri içinde. Etiyopya'da yedi yer UNESCO'nun Tarihi Miras Listesi'ne alınmış: Lalibela kaya oyma kiliseleri, Simien Ulusal Parkı, Gonder Kale Sarayı, Avaş Aşağı Vadisi, Tiya dikili taşları, Omo Aşağı Vadisi ve Aksum Piramitleri.

Etiyopya'nın genel olarak Hıristiyanlığın, özel olarak Ortodoks inancın tarihindeki yeri çok önemli. Etiyopya halkı İ.S. 4. yüzyılda Aksum Kralı Ezana ile Hıristiyanlığı kabul etmiş. Bu anlamda Ermeniler'den sonra ya da onlarla birlikte Hıristiyanlığı resmen kabul eden ikinci halk.

Ancak Etiyopya Hıristiyanlığında çok özel bir durum var. Söylenceye göre hem Etiyopya'yı, hem de Yemen'i Etiyopya'daki başkent Aksum'dan yöneten Seba Melikesi Belkıs, bir gün Musevi Kralı Hz. Süleyman'ı (İ.Ö. 961-22) Kudüs'te ziyaret eder. Değişik mitolojik öğelerle örülü bir gece birlikte olurlar. Seba Melikesi'nin dönüş yolculuğunda bir oğlu olur. Bu çocuğu İbn-el Melik alarak adlandırır. Bu çocuk daha sonra Etiyopya'da Süleyman Hanedanı'nı kuracak I. Menelik olarak bilinecektir.

Menelik 22 yaşında iken babasını görmeye gider ve üç yıl onun yanında kalır. Dönmeye karar verdiğinde dönmesine karşı çıkanlara Hz. Süleyman 12 kabileden her biri Menelik'in yanına bin kişi verecek' der. Bu arada Menelik'le birlikte Etiyopya'ya gidecek hahambaşının oğlu Azariah Menelik'e Kudüs'teki özgün 10 Emir Sandığı'nı ya da Tevrat Sandığı'nı yanlarında götürmelerini önerir. Ve götürürler. Hz. Süleyman durumu öğrenince bunu gizler.

Öykü hoş. Ama Etiyopya açısından çok önemli sonuçlar doğurur. Bu özgün sandığın şu anda Aksum'daki Sion Meryem'i Kilisesi'nde olduğu söylenir ki gezginler sandığın içinde bulunduğu binayı dışarıdan görebiliyorlar. Ama daha önemlisi, Etiyopya'daki her kilisenin "kutsalın kutsalı" olan bölümünde bu sandığın bir kopyası yer alıyor ve Etiyopya halkının geleneklerinde Musevi kültürünün kalıtımlarına yer veriliyor; sünnet (kız ve erkek), takvim, cumartesi tatili, tapınağa girerken temizlik gelenekleri gibi...

RAHATSIZ EDECEK KADAR ZAYIF İNSANLAR

Etiyopya gezileri kaçınılmaz olarak başkent Addis Ababa'dan başlıyor. Yerel dil olan Amhari dilinde "Yeni Çiçek" demek. Kente muhtemelen Afrika'nın en iyi havayollarından biri olan Ethiopia Airlines'la varıyorsunuz. 2.400 metre yüksekliği ile Addis Ababa dünyanın en yüksek üçüncü başkenti.

Dilenciler, sakatlar, rahatsız edecek kadar zayıf insanlar, cepçiler, atmacalar (yerel satıcılar), acayip taksi şoförleri bir yanda; olağanüstü sıcak, konuksever, çok güzel gülen ve gülünce o son derece sağlıklı, beyaz dişleri öne çıkan Etiyopyalılar bir yanda...

Ulusal Müze olağanüstü. Rift Vadisi'nin son 10 milyon yıllık gelişimi, yeşilin daralması, bozulan eko dengelerin karşılaştırılmalı anlatımı, ana tanrıça heykelleri, etnografik öğeler ve de atamız hanımefendi Lucy'nin replikası (aslı bir alt kattaki depoda) müzede mutlaka görülmesi gerekenler. Addis Ababa'nın bir de çok geniş bir alana kurulan ancak gezginlerin çok tedbirli gezmeleri gereken Merkato'su, yani ana çarşısı da unutulmamalı.

Bugün Addis Ababa her şeyin merkezi gibi. 1958'den beri Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomik Komisyonu'nun merkezi ve 1963'ten bu yana Afrika Birliği Kuruluşu'nun sekreterliği de burada görev yapıyor.

Etiyopya'nın en büyük gölü olan Tana Gölü, 1.830 metre yükseklikte, yaklaşık 3.500 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. 60 kilometre çapında bir daire şeklindeki gölün derinliği 14 metre ve üzerinde çoğu boş olan yaklaşık 30 adacık bulunuyor. Kenarında yer alan Bahir Dar, palmiye ağaçlı bulvarlarıyla Etiyopya'da hiç ummadığınız tropikal bir kent görünümü sunuyor. Günümüzde ülkenin diğer kentlerinden daha fazla turizme bağımlı hale gelmiş olsa da kendi kimliğini koruyabilen kentlerden biri.

1994 yılına kadar Etiyopya'nın başkenti ve aynı adı taşıyan eyaletin merkezi olan Gonder, günümüzde ülkenin en büyük kenti olduğu gibi aynı zamanda özgün dokusunu günümüze kadar taşımayı başarmış en etkileyici kent.

Gonder'de 44 adet kilise bulunduğu söylenir. Bunların büyük çoğunluğu 1888'de Sudan Dervişleri tarafından tahrip edilmiş. Ancak günümüze özgünlüğünden hiçbir şey kaybetmeden ulaşan tek kilise Debre Birhan Selasiye Kilisesi. 1690'lı yıllarda kurulan kilise, içinde bulunan birçok kraliyet mezarı nedeniyle 18. yüzyılda Gonder'in en önemli kiliselerinden biriydi. Mimari özelliklerinin yanısıra daha çok iç mekan süslemeleri ve duvar resimleriyle olağanüstü.

HIRİSTİYAN DÜNYASININ TARİHİ MERKEZİ

Afrika'nın Petra'sı olarak da bilinen Lalibela ve kaya oyma mezarları Etiyopya'nın mutlaka görülmesi gereken yerlerinden. Kent 16. yüzyıldan beri turistlerin odak noktası olmasına karşın hálá modern gelişmeden çok uzak. Son zamanlara kadar elektriği bile yokmuş.

Aslında Lalibela bir hac merkezi. Ortaçağ kiliselerinin arasında karanlık geçitlerinde ve tünellerde her an karşınıza kendi giysileri içinde rahipler çıkabilir. Siz gezerken gizli mezar odalarından gelen ilahi sesleri ve tütsü kokuları size eşlik edebilir. Lalibela sadece Afrika için değil, tüm Hıristiyan dünyası için çok önemli bir dinsel tarihi merkez. Burada, Etiyopya'nın herhangi bir yerinde hissedeceğinizden daha fazla zaman tüneline girmiş gibi hissedeceksiniz kendinizi.

Etiyopya'da önemli yerlerden biri de Aksum. Her taraftan fışkıran sarayları, dikilitaşı, yeraltı mezarları ve yazıtları ile Aksum, Büyük Aksum Krallığı'nın bir parçasıydı.

Kuzey Etiyopya, Hıristiyanlığın son 1.500 yılına ilişkin çok değişik, son derece ilginç örnek kiliseler sunuyor, muhteşem güzel göllerin, akarsuların, çavlanların yanı sıra. Güney Etiyopya ise bambu evli Dorzeleri, çömlek tabaklarla dudak büyüten Mursileri, boyalı vücutları ve erotik dansları ile Karoları, Bureleri, Konsoları, göçebe Homer, Bena halkları ile son derece ilginç. Timkat, Fasika ve Meskal festivalleri ülkenin değişik yerlerine apayrı bir renk.

TARİHİ İLK İNSANA KADAR İNİYOR

Etiyopya tarihi ilk insana kadar iniyor. Son 30 yıl içersinde Etiyopya'nın Rift Vadisi boyunca yeni insanımsılar bulundu. Bunlardan 1974'te bulunan 3.2 milyon yaşındaki insanımsı (hominid), buluntu sırasında arkeologların kampında Beatles'in Lucy in the Sky with Diamonds parçası çalındığı için, Lucy olarak adlandırıldı. 30 kg. ağırlığında, 1.10 metre boyunda, şu anda Addis Ababa Ulusal Müzesi'nde sergileniyor. İnsanlığın Australopithecus'dan homo sapiens'e varışında eksik bir halkayı tamamladı. Daha sonra 1992'de değişik fosiller bulundu. Bu nedenle Etiyopya insanlığın beşiği diye adlandırılıyor.

DÜNYANIN EN YOKSUL İNSANLARI BURADA

Etiyopya 1 milyon 127 bin kilometrekarelik bir kıta. 68 milyonluk nüfusun yüzde 15'i hálá animist. Geriye kalanların yarısı Müslüman, yarısı Hıristiyan. Konuşulan esas dil Amhara. Ayrıca Tigrinya, Oromigna, Guaragigna, Arapça gibi diller de konuşuluyor. Çok sayıda etnik grup var. Nüfusun büyük bir çoğunluğunun Nuh peygamberin ve onun oğlu Ham'ın torunlarından Kuş'tan geldiği, Kuşi olarak bilindiği belirtiliyor. Kişi başı gayri safi milli hasıla, satın alma gücüne göre 740 dolar. Bu sonuçla dünyanın en yoksul insanları Etiyopya'da. Ulaşım araçları sınırlı. Petrol sorun. Z