ÖZGÜN, ALIŞILMIŞIN DIŞI, FARKLI VE AYRICALIKLI

   

BRONZ TEN KÖYLÜLÜĞÜN SİMGESİ: VİETNAM

Japonların, İlhan Mansız'ın çekik gözlerine duyduğu aşk bir yana, Uzakdoğulu kadınların en büyük rüyası batılılara benzemek...

Vietnam sınırını geçer geçmez "Kong Dünyasında" ilk dikkatimizi çeken şey kadıların konik şapkalarının altına taktıkları, sadece gözlerini açıkta bırakan üçgen peçeler oldu. Yani bunlar müslüman da olmadıklarına göre nedir ne değildir bu örtünme acayip meraklandık. Derken memleketin iç kesimlerine doğru ilerledikçe, kadınların sadece yüzlerini kapatmakla yetinmeyip, askılı bluzlarının açıkta bıraktığı kollarına da bir çeşit kolluk taktıklarını fark ettik. Rehberimiz Mustafa Peştereli bıyık altından gülerek açıkladı durumu, meğer peçeler ve kolluklar Vietnamlı kadınların tenlerini güneşten korumak için aldıkları bir önlemmiş. Vietnamda bronz ten köylülüğün, beyaz ten ise asaletin simgesi!.. Artık Batı dünyası ile aralarındaki kültür farkının gerisini var sen tahmin et ey okur. Bu ülkede kadınlar her yıl milyonlarca dolarlık cilt beyazlatıcı tüketiyor; patlak gözlere, uzun ve kemerli burunlara iç geçiriyor!..

Vietnam'ı dünyaya tanıtan en önemli olgu malum, Amerika ile yaşadığı savaş. Topraklarına yağdırılan 13 milyon ton bomba (bu dünya tarihinde bir rekor) ve 3 milyona yakın ölü, kayıp ve sakat neredeyse bir nesli top yekun kıyıma uğratmış. Ho Çi Min City'deki Savaş Suçları Müzesi insanın aklını ve midesini allak bullak edecek türden bir vahşet sergiliyor; açıkçası ordan çıktıktan sonra Irak savaşına ve Iraklılara daha farklı bir gözle bakar oldum. Dost ve müttefik (!) Amerika'ya da tabii...

"Ho Amca" dedikleri Ho Çi Min'e bizim Atatürk'e duyduğumuz türden bir bağlılıkları olsa da, temellerini onun attığı sosyalist yönetim son on yıldır büyük değişim içinde. Vietnam dünyaya açılmış ve yaşadığı korkunç yıkımlara rağmen inanılmaz hızla kalkınıyor.

Buna mukabil benden Vietnam'ı üç özelliği ile tanıtmam istense, dünyanın en onurlu, en çalışkan ve en pis haklarından biri derdim.

Yani lokantalarında müşteriler kalktıktan sonra masaların altındaki çöpler kürek kürek toplanan başka bir memleket daha var mıdır yok mudur yeryüzünde bilemiyorum. Pirinç ve deniz ürünleri başlıca gıdaları ama mutfak kültürlerinde hamam böceği, kirpi gibi proteinli besinlere de yer var... Ve ister inanın ister inanmayın bu memleketin en güneyinden en kuzeyine 1300 kilometre boyunca rastladığımız bütün mutfakları kişniş kokuyor.

Yüz ölçümü yarımız kadar, nüfusları 80 milyona dayanmış, arazi inanılmaz değerli. O kadar ki, inançları ölülerin gömülmesini gerektirdiği halde fahiş mezar fiyatları yüzünden son yıllarda çoğu cenaze yakılıyormuş, küller ne de olsa bir çekmeceden fazla yer tutmuyor!..

Biz oradayken Vietnamlıların en büyük bayramı sayılan Çin yılbaşısı yani "Tet" zamanıydı. Ama çarşılar, pazarlar ve işportacılar gece gündüz açıktı ve ne alırsanız "one dolar" olan bir ülkede bulduğunuz her türlü çeri çöpü toplayıp getirmek işten değil. Bu arada Vietnam'ın Uzakdoğu'nun en ucuz ülkelerinden biri olduğunu söylersem yanlış olmaz. Ondan ucuz bir tek ülke var ki o da Laos, yani pazartesi günkü yazımın konusu.